Risale-i Nur külliyatına ve
dolayısıyla Nur hizmetine bugünlerde çok elim ve ağır bir darbe vurulmak
isteniyor. Devlet eliyle indirilecek olan bu balyoz, meşum İnönü hükümeti
zamanında dahi kullanılamamıştır. Risalelerin basım yetkisinin bakanlar kurulu
tarafından deruhte edilmesi ve Nur davasının devletleştirilmek istenmesinden
bahsediyorum.
Bu hadise Nur camiasının tamamını
derinden üzmesi gereken bir şey olmasına rağmen, bir ağabeyin iki büklüm olarak
Başbakanın elini öpmesi ve söz konusu icraata şapka çıkarmasını anlamak mümkün
değil. Risale-i Nur külliyatı devletleştirildiği zaman iktidar sahipleri
hoşlarına gitmeyen şeyleri sansürleyebilir veya eklemeler yapabilirler. Asırlar
önce İmam Malik'in (r.h) başına gelen şeyle aynı fıtrattadır bu teklif.
Hükümetin bu haince icraatı
üzerinde düşündüğüm Ramazan günlerinde Nur davasının Büyük ve Çelebi bir
hizmetkârını rüyamda gördüm. Elini öptüm, o da benim elimi öptü. Ben mahcubiyet
içinde ağlamaya başladım, o da ağladı ve bana şu soruyu sordu: "her gün ne
kadar kitap okuyorsun?" Ben de "yarım saat kadar abi" dedim.
Bunun üzerine yine ağlayarak "Yarım saat yetmez!" dedi ve ekledi:
"sakın hizmeti de terk etme!"
Günlerdir bu rüyanın
tesirindeyim. Gerekli zamanı ayırıp değerini bilemediğimiz için Risaleler
elimizden alınıyor. Nur'un elmas hakikatleri parmaklarımızın arasından uçup
gidiyor, diye düşünüyorum. Bütün Nur talebelerinin bir muhasebe ile yeniden
Risaleleri okumağa ve anlamağa yönelmesi lazım. Mabeynimizdeki ihlas ve
uhuvveti çakıl taşı hükmünde kusurlara bakarak zedelemeyi bırakmamız gerekiyor.
Belki böylece cenab-ı Erham-ür Rahimîn bize acır da onları elimizde
bırakır.
Ey merhametlilerin en
merhametlisi Allah'ım! Günahlarımızı ve isyanlarımızı afvet, bize yeniden Nur'a
hizmetkâr olma liyakati lütfet! Bizi kendini unutturdukların sınıfına dahil
etme! Amin, elfü elfi amin!
19 Temmuz 2014 Cumartesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)